Ait olmakla ilgili bir sorunum var sanırım.Kendimi bir türlü
bir yere ait hissemedeğimden olsa gerek, nerede konuşlanacak bir camia görsem
bir anda o camianın en ateşli neferi oluveriyorum. Nitekim geçenlerde
davetli olarak gittiğim Itri Klasik Müzik Ödül Töreninde bunu tekrar
yaşadım.Beyoğlu Belediyesinin Aya İrini’de düzenlediği çok hoş, eksiksiz , noksansız
bir geceydi. Dışarıda Aya İrini’yi seyederken, kokteylde görevli servis elemanlarının yalnız
olmamdan dolayı bana gösterdiği ilgiye müteşekkirim.Gecenin en fazla enginar
dolması ve yaprak sarması tattırılan kişisi olarak tarihe geçtim
sanırım.Seviyorum ben bu Türk Milletini.
Neyse ödül töreni için içeriye geçip rastgele bir yere
oturdum.Çevreme baktım,tanıdık hiçbir sima göremedim Fehmi Koru’dan başka.Tabi
aşinalık benden ötürü ve tek taraflı idi, kendisinin bana aşina olduğunu
sanmıyorum.
Davetlilerin çoğunun politika veya belediye ortamından
gelecek bürokrat tipler olacağını düşünmüştüm ancak klasik müzik ödül töreninin
camiası da klasik müzik camiası olacaktı tabi ki.Her ne kadar yanımda oturan
kadın bana ev hanımı gibi göründüyse de meğersem konservatuarda hocaymış,ben nerden bileyim?Sağımdan solumdan hocam sesleri duyunca kendimi toparladım haliyle.
Bir yandan törenin yapıldığı yerin aslında bir ibadethane
olduğunu, zaman zaman burada konserler yapıldığını bizde olsa bir camide mesela
böyle bir şey yapılsa nasıl kıyamet kopacağını düşünmeden de edemedim.
Davudi sesli sunucu meydane gelip de ödül töreni başlayanda
ben de merakla sonuclari takip etmeye başladım.Allah’tan klasik müziğe biraz aşinayım , uç aşağı beş yukarı kimin ödül alabileceğini tahmin
edebildim çok şükür.
O gece Kani Karaca’ya Ömür Boyu Başarı Ödülü
verildi.Bilmiyordum; meğerse Kani Karaca Klasik Türk Müziğinin ve Dini Müziğin
en güzel hatta olağünüstü sesine ve icrasına sahipmiş hatta bir daha onun sesinde
birisinin daha gelemeyeceği düşünülüyor.Türkiye’de biz onun kadrini kıymetini bilmesek
de yurtdışında uluslararası bir yarışmada yüzyılın en iyi sesi seçilmiş ki bu
yarışmada Michael Jackson ancak 3. olabilmiş.Gel de duygulanma , gel de
tüylerin diken diken olmasın ve avuçların patlayıncaya kadar alkışlama..Bir
yandan da yüreğin burkulmasın bunları bilmediğin ve hatta 40 yaşında öğrendiğin
için !
Ödüller birbiri ardına verildikçe ben bambaşka şeyler
öğrenmeye devam ettim.Öyle de bereketli bir sıraya oturmuşum ki 2 ödül birden
bizim sıradan değerli müzik adamlarına gitti.
Biri Alaturca Records adında, taşplakları günümüz müzik
kültürüyle yeniden yorumlamak üzerine kurulmuş bir gruptu.Kendilerini şöyle
anlatıyorlar:”Taşplaklardaki o ruhu önce anlamaya çalışmak, ardından o ruhla
bugün de musiki yapılabileceğini görmek ve göstermek görevine talip
olduk.Bugünün arşivini eskiyi taklit ederek değil, eski ruha bugün bürünerek,
olması gerekene en yakın şekilde oluşturmak ve günümüzden geleceğe, gerçekten
elle tutulur ve değer ifade edecek bir varlığı ve birikimi aktarmak istiyoruz.”
Bunu öğrenmek beni çok gururlandırdı,avuçlarım çatlayıncaya kadar hararetle
alkışladım, alkışladım,sanırsın camiaya 20 senemi vermişim o derece
duygulandım...
Pan Yayıncılık mesela, 20’den fazla yıldır müzik konusunda
yayın yaparak ayakta kalmaya çalışan bir yayınevi,tamamen gönülden, tamamen
idealist..Gel de alkışlama , gel de duygulanma !
Yılın Amatör Klasik Müziği Korosu Ödülü Balıkesir’e gitti.Ne
güçlüklerle bu topluluğun çalıştığını ve ayakta kaldığını öğrenince daha da
duygulandım,tut artık beni tutabilirsen! Alkışlamayı bırak neredeyse
ağlayacağım! Regl dönemi öncesi böyle törenlere gitmemek lazım sanırım..Bu koroyu
çalıştıran adamcağıza minnet dolu yaşlı gözlerle bakarken biri beni görse herhalde
bu camiaya en az 30 yılımı verdiğimi düşünürdü.
En duygulandığım ödül kategorisi ise” Hocaların Hocası “ adı
ile anılan çok muhterem Süheyla Altmışdört Hanımefendi’ye verilen Onur Ödülü
oldu.Sahneye minicik dev bir kadın çıktı , neredeyse 60 yılını klasik müzik
konusunda öğrenci yetiştirmeye adamış bu mütevazi hanımefendinin söyledikleri ise kalbimi fethetti : “ Öğretmek tek taraflı olmadı , ben de öğrencilerimden
çok şey öğrendim” . Yok yok bu törenden ağlamamış dönmek bana haramdı sanırım..
Ödül töreninden sonra Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği
Korosu Itri’den eserler icra etti.
Kamera keman çalan yakışıklı gençte kilitlenince maçlardaki
güzel kızlara kilitlenen kameraman arkadaşlara bir selam gönderdim içimden..
Itri’nin besteleri Farsça , haliyle anlamak kolay
değil.Dikkatimi çeken şey aralarda mutlaka Yalelli,yelelelli nağmelerinin
kullanılması oldu.Bunun mutlaka bir ismi vardır. Camiadan olmayıp camiadanmış gibi yapmak da bir yere kadar
yani.O bir yerde cahilliği ortaya
çıkıyor insanın.
Itri’nin tüm İslam aleminde dillerden düşmeyen salavatlarının
seslendirilmesi ise en güzel anlardan biriydi.Naçizane çok etkileniyorum , çok
derin , çok ruhani…
Geceden karmaşık hislerle çıkarken böyle bir organizasyonu
yaptığı için Beyoğlu Belediye’sini takdir ettim.Benim açımdan ruhani bir
ortamda ruhani müziklerle ruhumu beslediğim, öğrendiklerimle daha da büyüdüğüm şanslı
bir gece oldu.Umarım insanı manen besleyen böyle organizasyonlar daha çok olur
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder