21 Ekim 2013 Pazartesi

Camia Halleri


Ait olmakla ilgili bir sorunum var sanırım.Kendimi bir türlü bir yere ait hissemedeğimden olsa gerek, nerede konuşlanacak bir camia görsem bir anda  o camianın en ateşli neferi oluveriyorum. Nitekim geçenlerde davetli olarak gittiğim Itri Klasik Müzik Ödül Töreninde bunu tekrar yaşadım.Beyoğlu Belediyesinin Aya İrini’de düzenlediği çok hoş, eksiksiz , noksansız bir geceydi. Dışarıda Aya İrini’yi seyederken,  kokteylde görevli servis elemanlarının yalnız olmamdan dolayı bana gösterdiği ilgiye müteşekkirim.Gecenin en fazla enginar dolması ve yaprak sarması tattırılan kişisi olarak tarihe geçtim sanırım.Seviyorum ben bu Türk Milletini.
Neyse ödül töreni için içeriye geçip rastgele bir yere oturdum.Çevreme baktım,tanıdık hiçbir sima göremedim Fehmi Koru’dan başka.Tabi aşinalık benden ötürü ve tek taraflı idi, kendisinin bana aşina olduğunu sanmıyorum.
Davetlilerin çoğunun politika veya belediye ortamından gelecek bürokrat tipler olacağını düşünmüştüm ancak klasik müzik ödül töreninin camiası da klasik müzik camiası olacaktı tabi ki.Her ne kadar yanımda oturan kadın bana ev hanımı gibi göründüyse de meğersem konservatuarda hocaymış,ben nerden bileyim?Sağımdan solumdan hocam sesleri duyunca kendimi toparladım haliyle.
Bir yandan törenin yapıldığı yerin aslında bir ibadethane olduğunu, zaman zaman burada konserler yapıldığını bizde olsa bir camide mesela böyle bir şey yapılsa nasıl kıyamet kopacağını  düşünmeden de edemedim.
Davudi sesli sunucu meydane gelip de ödül töreni başlayanda ben de merakla sonuclari takip etmeye başladım.Allah’tan klasik müziğe biraz aşinayım , uç aşağı beş yukarı kimin ödül alabileceğini  tahmin edebildim çok şükür.
O gece Kani Karaca’ya Ömür Boyu Başarı Ödülü verildi.Bilmiyordum; meğerse Kani Karaca Klasik Türk Müziğinin ve Dini Müziğin en güzel hatta olağünüstü sesine ve icrasına sahipmiş hatta bir daha onun sesinde birisinin daha gelemeyeceği düşünülüyor.Türkiye’de biz onun kadrini kıymetini bilmesek de yurtdışında uluslararası bir yarışmada yüzyılın en iyi sesi seçilmiş ki bu yarışmada Michael Jackson ancak 3. olabilmiş.Gel de duygulanma , gel de tüylerin diken diken olmasın ve avuçların patlayıncaya kadar alkışlama..Bir yandan da yüreğin burkulmasın bunları bilmediğin ve hatta 40 yaşında öğrendiğin için !
Ödüller birbiri ardına verildikçe ben bambaşka şeyler öğrenmeye devam ettim.Öyle de bereketli bir sıraya oturmuşum ki 2 ödül birden bizim sıradan değerli müzik adamlarına gitti.
Biri Alaturca Records adında, taşplakları günümüz müzik kültürüyle yeniden yorumlamak üzerine kurulmuş bir gruptu.Kendilerini şöyle anlatıyorlar:”Taşplaklardaki o ruhu önce anlamaya çalışmak, ardından o ruhla bugün de musiki yapılabileceğini görmek ve göstermek görevine talip olduk.Bugünün arşivini eskiyi taklit ederek değil, eski ruha bugün bürünerek, olması gerekene en yakın şekilde oluşturmak ve günümüzden geleceğe, gerçekten elle tutulur ve değer ifade edecek bir varlığı ve birikimi aktarmak istiyoruz.” Bunu öğrenmek beni çok gururlandırdı,avuçlarım çatlayıncaya kadar hararetle alkışladım, alkışladım,sanırsın camiaya 20 senemi vermişim o derece duygulandım...
Pan Yayıncılık mesela, 20’den fazla yıldır müzik konusunda yayın yaparak ayakta kalmaya çalışan bir yayınevi,tamamen gönülden, tamamen idealist..Gel de alkışlama , gel de duygulanma !
Yılın Amatör Klasik Müziği Korosu Ödülü Balıkesir’e gitti.Ne güçlüklerle bu topluluğun çalıştığını ve ayakta kaldığını öğrenince daha da duygulandım,tut artık beni tutabilirsen! Alkışlamayı bırak neredeyse ağlayacağım! Regl dönemi öncesi böyle törenlere gitmemek lazım sanırım..Bu koroyu çalıştıran adamcağıza minnet dolu yaşlı gözlerle bakarken biri beni görse herhalde bu camiaya en az 30 yılımı verdiğimi düşünürdü.
En duygulandığım ödül kategorisi ise” Hocaların Hocası “ adı ile anılan çok muhterem Süheyla Altmışdört Hanımefendi’ye verilen Onur Ödülü oldu.Sahneye minicik dev bir kadın çıktı , neredeyse 60 yılını klasik müzik konusunda öğrenci yetiştirmeye adamış bu mütevazi hanımefendinin söyledikleri ise kalbimi fethetti : “ Öğretmek tek taraflı olmadı , ben de öğrencilerimden çok şey öğrendim” . Yok yok bu törenden ağlamamış dönmek bana haramdı sanırım..
Ödül töreninden sonra Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Itri’den eserler icra etti.
Kamera keman çalan yakışıklı gençte kilitlenince maçlardaki güzel kızlara kilitlenen kameraman arkadaşlara bir selam gönderdim içimden..
Itri’nin besteleri Farsça , haliyle anlamak kolay değil.Dikkatimi çeken şey aralarda mutlaka Yalelli,yelelelli nağmelerinin kullanılması oldu.Bunun mutlaka bir ismi vardır. Camiadan olmayıp camiadanmış gibi yapmak da bir yere kadar yani.O bir yerde cahilliği  ortaya çıkıyor insanın.
Itri’nin tüm İslam aleminde dillerden düşmeyen salavatlarının seslendirilmesi ise en güzel anlardan biriydi.Naçizane çok etkileniyorum , çok derin , çok ruhani…
Geceden karmaşık hislerle çıkarken böyle bir organizasyonu yaptığı için Beyoğlu Belediye’sini takdir ettim.Benim açımdan ruhani bir ortamda ruhani müziklerle ruhumu beslediğim, öğrendiklerimle daha da büyüdüğüm şanslı bir gece oldu.Umarım insanı manen besleyen böyle organizasyonlar daha çok olur .




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder